Kulturunu en guzel pazarlayan ulkenin, Dunya'da en cok ziyaret edilen sehir unvanini tasiyan baskenti Paris'e dair bir yazi yazayim dedim, bir turlu toparlayamadim cumlelerimi. Begenme ile hayalkirikligi ayni yazida birbirini bogmadan nasil bir araya gelir ki?
Ilk gece, ev sahiplerimiz bize ordek cigeri ve cesitli marmelatlarla bir sofra kurdular. Maksat sadece atistirmakti ama ceviz sarabi ile birlikte oyle bir yedik ki, kalktigimizda herkes tikabasa doymustu. Biz de kendimizi biraz yurumek icin sokaga attik...
Soyleyebilecegim ilk sey su ki, Paris gece icin yaratilmis! Yururken, ilk dakikadan itibaren bir telas sardi beni. Henuz etrafima arastiran, merakli gozlerle bakinamadan daha, fotograf makineme sarilip her kareyi yakalama savasina giristim resmen. Renkler, golgeler, figurler oyle guzeldi ki, soguga ve ciseleyen yagmura aldirmadan yerlerde yuvarlanarak cektim fotograflarimi :)
Sokak sanatcilarinin yasattigi keyifle gulumsemek ve hatta onlara eslik etmek icin bol bol durakladik Paris'te. Bir anda amfisini cikarip metroda sarki soylemeye baslayan, dans eden ve enstrumanlari ile kisacik bir konser veren pek cok sanatci yasiyor bu sehirde. Karinlari doyuyor mu bilmiyorum ama hepsi mutlu gorunuyordu ve insanlar, o kadar alismislar ki buna, bizim gibi durup dinleyen, izleyen pek olmadi...
Bu sehirde neredeyse her gun bir klip, film ya da dizi cekiliyormus. Biz bir Hint cekimine denk geldik ama Bollywood muydu, klip miydi anlayamadik. Danscilarin ve esas oglan ile kizin donmalarini izledik bir sure :)
Paris'te insanlar ikiye ayriliyor. Bu yogun sehre ayak uydurmaya calisip, sehirle yogurulanlar ve halen Parisienligi icinde tasiyanlar... Yeni nesil, globallesen akima kendini kaptirmis gorunse de, sokaklarda modaya damgasini vuran tasarimcilarin Parisien stilini tasiyan $ik insanlari gormek hakikaten muhtesemdi! Ustelik onlarin, bizdeki gibi kalburustu bir kisim insan degil, gunluk hayatlarinda da o kulturu yasatan alelade insanlar oldugunu gormek de ayri biz zevk oldu benim icin. Marka takintili olmaksizin $ık giyinen oyle hos insanlar vardi ki! Atkilari, trenckotlari ve coraplarina dek renk uyumunu keyifle gorebileceginiz erkekler ve zarif kadinlarin ozenli kombinasyonlari... Sirf bu yuzden Champs Elysees'de bir cafede oturup kahve icerken insanlari izlemek gerek :)
Gelelim kafanizi cevirdiginiz her yerde gorebileceginiz mimari ve dogal guzelliklere... Bunlari hayran hayran izlemek, acele etmeden ayrintilarini seyretmek guzel olurdu eminim ama 5 gune sigdirmaya calistiginiz bir gezide bu pek mumkun olmuyor. Ayrintilarin tadini cikarmak yerine tadimlik bakabiliyorsunuz sadece. Onun da tadi damaginizda kaliyor iste!
Peyniri, saraplari, cok iyi pisirilen etleri ve tabii ki mukemmel tatlilari ile insani bastan cikarir Paris. Kucucuk restaurantlarda seflerle karsilasmak ve onlarin speciallerinden tatmak isten degil! Oyle akliniza cok buyuk rakamlar gelmesin hemen. Eger isim yapmis, markasini satan yerlere giderseniz, her sey ates pahasi ama bizim gibi neredeyse butik restaurantlari arastirirsaniz, boyle bir ziyafet cekmek icin kisi basi 50 Euro odemeniz, aperatif, antre, sarap, ana yemek ve tatliyi karsilamaya yetiyor. (aperatiflerin fotografini cekemeden yedik ne yazik ki :d)
Bir tek Fransiz mutfagi degil, denedigim Meksika, Japonya ve Italyan mutfaklarindan yemeklerden de oldukca memnun kaldim ben. Daha sonra nerede ne yenir, icilir diye anlatacagim bunlari da size :)
Sunu eklemeden gecmeyeyim ki Fransizlar, unlu mamuller konusunda da cok basarililar! Marie Antoinette'in tarihi
degistiren "Ekmek bulamazlarsa pasta yesinler!" sozunu duymayaniniz
yoktur. Bunu Paris'e gittiginizde hatirlayin ve mutlaka ekmeklerinden
tadin ve sakin croissant yemeden donmeyin! :)
Kasim ayinin basinda, sonbaharin tum guzelligiyle ustune coktugu anlarda bir baska guzel oluyormus Paris, biz bunu yasadik ama halkin dedigine gore bahari cok daha guzelmis!
Ve gece hayati... Yoruma gerek yok, neyiyle unlu siz tahmin edin! :)
Simdi de gelelim Paris'in benim icin neden hayalkirikligi olduguna...
Minih'ten Paris'e giderken cok sey bekliyordum sanirim. Romantizme
dair her seye ev sahipligi yapan bir sehir bekliyordum mesela. Her
kosesinde aska dair bir sey bulacagima inaniyordum sanirim. Buldum mu?
Bilemiyorum, cunku ask her koseye benimle birlikte yuruyordu zaten :) Ama su bir gercek ki
kafamda kurdugum kadar buyulenmedim ben...
Hayatimda gordugum en pis sehirlerden, en les insanlarin yasadigi yerlerden birine donusmus Paris ne yazik ki. Baktiginiz her yer izmarit dolu bir kere, Fransizlar deli gibi sigara iciyorlar! Sehrin copu, kesi, lesi ve igrenc kokusu insani delirtiyor neredeyse. Fareler ortada cirit atiyor. Bizi misafir eden Fransiz arkadasimiz Benoit, eskiden krallarin Versailles gibi muhtesem bir sarayda, usendikleri icin tabandan tavana dek sanat eserleriyle dolu olan odalarin kosesine isediklerini anlattiginda, sıkı$an herkesin bir koseye isemesine sasmamam lazimdi aslinda, degil mi? Parfumun kesfi bosuna degil ki bu sayede bu sehirde neredeyse kimse kotu kokmuyor :)
Her kose basinda ve metro girisinde evsizler var. Devlet, calisanlardan bu insanlar icin vergi toplayip onlara bakiyormus. Bu nedenle Fransa'da ciddi bir sorun yasaniyormus megerse. Korkulacak tipler mi, degil mi bilemiyorum, pek muhattap olmadik ama asil korkmaniz gerekenin gozunuzdeki rimeli size caktirmadan calabilecek kadar yetenekli olan hirsizlar oldugunu soyluyorlar surekli. Aman dikkat!
Cok pahali bir sehir Paris. Vergilerin %19'a dek ciktigi dusunulurse cok gormemek lazim tabii ama bizdeki Euro kuruyla beraber insanin iligini kemigini kurutabilir bu sehir. Iyi tarafi su ki cogu zaman turistik yerler ile sehir icindeki restaurant ve cafeler arasinda cok ciddi farklar yok. Ancak durduk yere yolunmamak icin arastirmadan gitmemekte fayda var. Menulerin cogunda Ingilizce secenegi bile olmadigi icin, karambole bir sey yememek icin sorun, sorusturun. Ingilizce konusmaktan nefret etseler de, Fransizlar kibarlar. Bir sekilde anlasiyorsunuz iste :)
Son olarak diyecegim su ki Paris mutlaka gorulesi bir sehir. Sevdim desem yalan soylemis olmam ancak ruya sehir degil benim icin. Nedeni ise anilarimda sakli. Benim masallarimi hala Prag susluyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder