12 Temmuz 2010 Pazartesi

Olé!


Bu yazın en popüler olayı, 4 yılın sultanı mübarek Dünya Kupası'nı geride bıraktık an itibariyle. İspanya'nın zaferiyle kapanan bir devir oldu bu seferki...

Futboldan anlayan, anlamayan; futbolu seven, sevmeyen herkes maçlara kitlenmişti. Öyle ki, maç zamanı İstanbul'un ana arterlerinde bile trafik olmuyordu. Bunca zaman da, herkesin kendince bir favori belirleyip, tanısa da tanımasa da, futbolcular ve takımlar hakkında yorum yapması farz oldu sanki. Herkes için farklı bir bakış açısı ile elbette...

Bazı genç kızlarımız oyuna değil, futbolcuların yakışıklılığına kafayı takıp sevgililerini delirttiler, bazıları ise "Kızlara ofsaytı anlatmak, kuantum fiziği anlatmakdan zor" diyen salaklara inat futbolla yatıp kalktı. Bazı genç erkeklerimiz İddiaa'ya kafayı takarken, bazıları işi holiganlığa vurup ırkçılığın dibini gördü. Bazılarımızın ise umrunda bile değildi hiçbiri! Futbol, 22 tane kazık kadar herifin bir bir top peşinde koşması değil miydi zaten? Boşa zaman kaybı dediler, bitti gitti!

Herkesin algısı farklıydı ama ortak algıda kesinlikle şu var: yazın ilk dönemi için en moda şeydi Dünya Kupası. Boş da olsa, dolu da olsa, tam bir heyecan fırtınasıydı. Her şey bir yana, oturup cips tıkınmak ve maç izlemek, yani şişman şişman yayılmak en güzel yanıydı bu işin... Şimdi o da bittiğine göre, tatile çıkabiliriz!

3 yorum:

  1. mesele heyecansa, tour de france'ı tek geçerim. en azından bana daha çok heyecan veriyor :)

    YanıtlaSil
  2. Yakışıklı futbolcular kızların ofsaytı aniden kavraması için çok güzel bir sebepti. Özellikle de Xabi Alonso. Hmmmm!! :)

    YanıtlaSil
  3. @SineQuaNon, heyecan deyince F1 diyesim geliyor benim de :)

    @J. , Kızların favorilerinden biri Gerard Pique ki adam hakkaten izlenir. Yahu yakışıklılık/ güzellik bir şeyleri anlamayı sağlayacaksa, bunu kesinlikle eğitimde kullanmalıyız! :)

    YanıtlaSil